Anadolu'da yaşayan Türkler'de dans temelde üç ayrı kültürün etkisinde kalmıştır. Bunlar eski Anadolu uygarlıkları, Orta Asya kültürü (özellikle Şamanlık) ve Müslümanlık'tır.
Anadolu'da binlerce yıl önce yaşamış Hitit, Eski Yunan, Frig, Lidya gibi eski uygarlıkların etkileri günümüzde halk danslarında yaşamaktadır. Konya'nın güneyinde Çatalhöyük' te bulunan duvar resimlerinde, İÖ 6500-5650 arasında bu yörede yaşamış bir uygarlığın dansları ve dinsel törenleri görülmektedir. Resimlerdeki danslarda, davulun ve tokmağın kıvrık ucunun günümüzdekilere benzerliği dikkat çekicidir. Ayrıca bu resimler, Hitit, Frig gibi uygarlıklardan çok daha öncekilerin katkılarını göstermesi açısından da ilginçtir.
Orta Asya kültürünün Linklerimizi üyelerimiz görebilir Uslanmam üyeliği için tıklayın.na etkisi ise çok daha belirgindir. Samanlık Orta Asya ve Sibirya'da yaygın olan bir dindi. Şaman hastalıkları iyileştiren, dinsel törenleri yürüten, ölüleri öbür dünyaya kadar geçiren din adamıdır. Asıl önemi, kişisel ve toplumsal sorunları çözerken, öbür dünyaya göç ederek oradaki ruhlarla konuşmasından kaynaklanır. Ruhlarla (tanrılarla) ilişki kurabilmek için düzenlenen törenlerde şaman hem oyuncu, hem dansçı, hem de şarkıcı olur. Davul çalar, çeşitli hayvanların taklidini yaparak ritmik hareketlerle dans eder.
Şamanın yaptığı tören dansı ile Anadolu halk oyunları arasında önemli benzerlikler bulmak olanaklıdır. Anadolu'da birçok halk oyununda gene Şamanlık'tan kaldığı düşünülen geyik, kuş, tilki, at gibi hayvanların taklitleri yapılır. Buna iyi bir örnek Tokat yöresinden Geyik Oyunu'dur.
İslam dini ise, kendinden önceki dinlerle bağlantılı olduğunu düşündüğü dansı yasaklama yoluna gitti; ama dansı tümüyle kaldıramadı.
Tasavvufun müzik ve dans anlayışından doğan sema'lar ortaya çıktı. Birçok İslam tarikatında dinsel törenlerde dansa yer verilir. Bunlardan en bilineni Mevlevi semalarıdır. Semalarda ilahiler söylenir, özel giysili dervişler (sema-zenler) dönerek dans ederler. Bu dönüş sırasında semazenler gözlerini genellikle göğe çevirirler, sol avuçları göğe, sağ avuçları yere dönüktür.
Türkiye'de dansın gelişimi
Osmanlı toplumu, kadın ve erkeğin çift olarak, müzik eşliğindeki modern danslarıyla 19.yüzyılın son çeyreğinde gayrimüslim burjuvası, levanten ve yabancı misyonlar kanalıyla tanışmıştır.
Dans, Osmanlıdan günümüze geçen en çarpıcı modernleşme sembollerinden birisidir. Şüphesiz, çengi ve köçek oynatan bir toplumdan vals yapan bir topluma geçiş, eğlence kültürünün içeriğini büyük ölçüde değiştirmiştir. Osmanlı insanı başkaları tarafından eğlendirilen edilgen bir karaktere sahip iken, Cumhuriyet insanı kendisinin katılımına imkan veren modern eğlence anlayışını benimsemiş ve dans pistine çıkma cesaretini göstermiştir.
Cumhuriyet, eğlence hayatımıza kadın ve erkeğin aynı ortamda birlikte eğlenmesi ve eğlencenin çeşitlenip, kitleleşmesi gibi iki önemli değişikliği getirmiş ve bu eğlence tarzı meşrutiyetini Cumhuriyet Baloları ile ispatlamıştır.
Cumhuriyet döneminde dans, batılılaşmanın önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilmiş, Atatürk'ün özel isteği ile Türk kadınlarının da dansetmesi hedeflenmiş, dansa adet, devlet teşviki uygulanmıştır.
İlk dönemlerde, gelişmelere ayak uydurmakta
Bu dönemin ilk yıllarında tango, resmi baloların, düğünlerin ve eğlencelerin asri dansı olmuştur. Kendine
1930'lu yıllara doğru bütün dünyayı saran çarliston salgını Beyoğlu'na kadar uzanmış, çeviklik isteyen bu yeni dans, kısa sürede
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder